25 Ağustos 2011 Perşembe

Türkiye'nin Anayasal Ve Demokratik Gelişimi -3

İLK ÇOK PARTİLİ SİSTEM DENEMESİ
Cumhuriyetin ilanı ve Mustafa Kemal Paşanın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle 30 Ekim’de İsmet paşa ilk cumhuriyet hükümetini kurmakla görevliydi. İngilizlerle Musul’un statüsünün belirlenmesinde, Yunanlılarla da mübadele konusunda anlaşmazlıklar devam etmiştir.
Teşkilat-ı Esasiye Kanun’un düzenlemesinde tartışmalar çıkmıştır. Belli bir grup Halk Fırkasından ayrılarak cumhuriyet döneminin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kuranlar 17 Kasım 1924’te parti tüzüğü, kurucular listesi, kuruluş beyannamesi gibi işlemleri tamamlamışlardır.

Ali Fuat Paşamıza göre amaç iktidara gelmek değil Cumhuriyet Halk Fırkasına muhalefet etmekti. TCF’nin programın da demokratik, liberal, düşünce ve inanca saygılı olunacağı öncelikle belirtilmiştir. Diğer ön gördüğü prensipler de şöyledir; Tek dereceli seçim sistemi, anayasanın milletten vekâlet alınmadan değiştirilmeyeceği, Cumhurbaşkanı seçilince mebusluk sıfatının düşeceği, idarî yönden adem-i merkeziyetçilik, milletten izin alınmadan yeni inkılâp yapılmayacağı öngörülmüştür.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kurulması ile Türkiye Cumhuriyetinde ilk kez çok partili parlamenter sisteme geçilmiştir. Mustafa Kemal Paşa “Times Gazetesi” İstanbul muhabirinin yazılı sorularına 11 Aralık 1924’te verdiği cevapta: “Hakimiyeti milliye esasına dayanan ve bilhassa cumhuriyet idaresine malik bulunan memleketlerde siyasî partilerin mevcudiyeti tabiidir. Türkiye Cumhuriyetinde de birbirini denetleyen partilerin doğacağına şüphe yoktur” demek suretiyle böyle bir girişimi doğal, son derece de olumlu ve Cumhuriyet rejiminin gereği olarak karşıladığını ifade etmiştir.
Demokratik bir açılımı ön görmesine rağmen ülkenin o günkü şartlarıyla bağdaşmadığı açık olan partiyi bir anda inkılâp karşıtlarının ve dine dayalı devlet düzeni yanlılarının sığınağı haline getirmiştir. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurucuları böyle bir amaç gözetmemiş olmakla birlikte, siyasî ve sosyal çalkantılar partiyi bu noktaya sürüklemiş, bu da partinin sonunu hazırlamıştır
Sonuç; Mustafa Kemal Paşa’da çok partili hayata geçmemizin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır aynı zamanda vurgulamakla kalmayı uygulamaya geçirilmesinde öncü olmuştur. Ama şöyle de bir gerçek var ki muhalefet olarak kurulan TCF’nin muhalefet amacından sıyrılıp inkılâp karşıtlarının ve başka amaçlara yönelenlerden oluşan bir yer haline gelmesinden dolayı kapatılacaktır. Demokrasi adına tam ilerledik derken geri adım atmak zorunda kaldık.

İSTİKLAL MAHKEMELERİ

Doğuda Şeyh Sait isyanı nedeniyle Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun 1. maddesine bir ekleme yapılmış, Hükümete, 4 Mart 1925’te kabul edilen Takrir-i Sükun Kanunu ile isyana, ülkenin sosyal düzenini, huzurunu, iç güvenliğini bozmaya yönelik her türlü kuruluşu, girişimi ve yayını Cumhurbaşkanı’nın onayı ile yasaklama yetkisi verilmiş, biri Ankara’da, diğeri isyan bölgesinde faaliyet gösterecek olan iki İstiklâl Mahkemesi kurulmuştur.
Şark İstiklâl Mahkemesi 25 Mayıs 1925’te kendi bölgesindeki bütün Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası faaliyetlerini durdurmuştur. Ankara İstiklâl Mahkemesi de dini siyasete alet ettikleri gerekçesiyle partinin bazı mensuplarını yargılayarak çeşitli cezalara çarptırmış, parti programındaki “düşünce ve inanca saygılı” olmak prensibiyle “gericiliğin kışkırtıldığını kabul ederek gereğinin yapılmasını hükümetin dikkatine” sunmuştur.
Hükümet de Takrir-i Sükun Kanunu’nun 1. maddesine dayanarak 3 Haziran 1925’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kapatma kararını almıştır. Yeni partinin siyasî varlığı çok kısa, ancak altı buçuk ay kadar sürmüştür. Bu süre içerisinde son derece sınırlı faaliyette bulunabilmiş, mecliste bazı konular hakkında açıklama istemiş, 1925 bütçesi görüşmelerinde düşüncelerini dile getirmiş, âşarın kaldırılmasını kabul etmiş, Ankara İstiklâl Mahkemesine idam yetkisi verilmesi hakkındaki kanunun aleyhinde bulunmuş ve Cumhuriyet Halk Fırkasını ara seçimlerde baskı yapmakla suçlamıştır. Meclis dışında ise milletvekili ara seçimlerine katılmış, fakat her yerde aday gösteremediği gibi gösterdiği adaylar da başarılı olamamışlardır. Bundan sonra 1930’lu yıllara kadar yeni örgütlenmeler olmamıştır.
Sonuç; İstiklal Mahkemeleri şu an günümüzde de çok tartışılır bir konumdadır. Bildiğimiz gibi iç karışıklıkları önlemek toplumun düzenini sağlamak için açıldığını yukarıda anlattım. Ama tartışılma nedeni de arşivinin açılmamasından da kaynaklanan sorundur. Arşivinin açılmamasından dolayı eleştirilerle karşı karşıyadır. TBMM Başkanlığı, yakın dönem tarihini aydınlatacak olan İstiklal Mahkemeleri arşivini açma kararı aldı(30.07.2010).
Öncelikli olarak elektronik ortama aktarılan zabıt ve belgeler Meclisin resmi internet sitesi aracılığıyla herkesin bilgisine sunulacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder