23 Ağustos 2011 Salı

Türkiye'nin Anayasal Ve Demokratik Gelişimi -1

Demokrasi uygulama biçimi en iyi yönetim biçimidir ama uygulaması da oldukça zordur,Türkiye’de olduğu gibi.Demokrasi düşüncesi ve uygulamasının Türkiye’de yaklaşık 200 yıllık bir tarihi gelişim süreci vardır.

Osmanlı Devletinde 1808’de Sened-i İttifak ile başlayıp, 1876 yılında Kanun-i Esasi’nin ilânı ile gelişen, 1908 İkinci Meşrutiyet Dönemi ile hem siyasal, hem de toplumsal kültürel anlamda demokratik çoğulculuğun başlaması noktasına gelen süreç, Cumhuriyetin bir başarısı olarak günümüze kadar devam etmiştir. Çağdaş demokrasinin temelinde özgürlük ve geniş halk kesimlerinin siyasal-sosyal örgütlenmesi yatmaktadır.

Osmanlı Devletinin demokrasi ve anayasal gelişimi ile kısa bir özet geçtim, ben daha çok Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş aşaması ve kuruluşundan itibaren olan demokrasi ve anayasal gelişimimizi inceleyeceğim.
Mondros Mütarekesi imzalanınca Anadolu’nun birçok yerinde işgal girişimi başlamıştır. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919 tarihin de Anadolu’ya geçerek ulusal egemenliğe dayanan bağımsız bir Türk Devleti kurma çabasını gerçekleştirmek için; gerek Amasya tamimi gerekse Erzurum ve Sivas kongrelerinde kurulan Heyet-i Temsiliye’ ye, yönetim kurulu bazında olan bu kongreye yürütme, gerektiğinde vatanın korunması ve bağımsızlığın sağlanması için geçici bir hükümeti seçme yetkisi verilmiştir.Başkanlığını da Mustafa Kemal Paşa yapmıştır. Heyet-i Temsiliye, Ankara’da TBMM’i kurulana kadar, ulusal kurtuluş hareketinin yönetmek ve uygulamakta görev yapmıştır.
Ulusal bütünlüğü sağlamak amacıyla 23 Nisan 1920’de Ankara’da 1. Türkiye Büyük Meclisi açılmıştır. Yeni seçilenlerden ve Osmanlı Meclis-i Mebusan’ından gelenlerden oluşan bu meclis, bütün kuvvetleri “Hakimiyeti Milliye” ilkesi gereği kendisinde toplamıştır. Türkiye’de ilk defa Meclis Hükümet sistemi uygulanmaya başlamıştır. Ayrıca ilk İcra Vekilleri Heyeti 3 Mayıs 1920’de seçilmiştir. Meclis üstünlüğü ilkesi esas alınmıştır bunun etkisini de yapılan anayasa da açıkça görmekteyiz. Meclis anayasa yürürlüğe girene kadar yasama yürütme kendi bünyesinde toplamıştır, kararlarını vererek ve kuralları koyarak devleti yönetmişlerdir.
20 Ocak 1921 tarihinde kabul ettiği Teşkilatı Esasiye Kanunu ile bu durum hukuksal bir nitelik boyutun ulaşmıştır.Bu anayasa ile birlikte güçler birliği ilkesi ve Meclis Hükümet sistemi benimsenmiş buna göre; Türkiye Devleti, TBMM tarafından yönetilir. Yasama ve Yürütme güçleri Mecliste toplanmıştır. Hükümet Büyük Millet Meclisi Hükümeti adını alır ve doğrudan doğruya Meclis tarafından kendi üyeleri arasından seçilir. Ayrıca bir hükümet başkanı yoktur. Meclis Başkanı Bakanlar Kurulunun da doğal başkanıdır. Hükümet, Meclis adına hareket eder ve onun devamlı denetimi altındadır.
Egemenliğin ulusta olduğu ve bu egemenliğin TBMM eliyle kullanılacağı ilkesi benimsemekle yetinmemiş, ayrıca illere, ilçelere, bucaklara halk yönetimini getirme, halkın etkin bir biçimde yönetime katılmasını sağlamak amacı da gütmüştür. Yine bu Meclis Mustafa Kemal’in liderliğinde Milli Mücadele’yi gerçekleştirmiş, Türk ulusunun gerçek temsilcisi olarak iktidarı İstanbul’dan Ankara’ya taşımış, iç ve dış politikada önemli adımlar atmış ve saltanatı kaldırmıştır.
1.TBMM Milli Mücadeleyi gerçekleştirmiştir, bunu da anayasasıyla ortaya koymuştur. Milli Mücadelede olan ayrılmalar önlenmek için 10 Mayıs 1921’de Anadolu ve Rumeli Müdafa-yı Hukuk Grubu’nu oluşturarak meclisin birliği sağlanmış. Ancak iki grupta görüş ayrılıkları devam etmekte olduğu gibi,Müdefa-yı Hukuk Grubun’da kendi içinde Birinci grup;Hükümetin iyi çalışması için meclise destek verenler. İkinci grup; Birinci Grubun dışında kalmış milletvekillerinin de bir araya gelerek oluşturduğu meclisin ilk muhalefetini temsil etmektedir. Mecliste 262 üyeye sahip iktidar partisi olarak çalışan Birinci Grup, İkinci Gruba göre laik ve devletçiydi. Muhalefete değinmek gerekirse,gerçek anlamda plan ve programa dayalı örgütlenmiş muhalefet yapılmamaktaydı,sonuç olarak da bazı konularda itirazlarda bulunan bireysel faaliyetlerle sınırlı kalmıştı.İkinci dönem için yapılan seçimlerde İkinci Grup tavsiye olmuştur.1Nisan 1923 seçimlerinin yapılmasına karar verip dağılmıştır.
Türkiye’deki demokrasi hareketleri ve anayasal gelişime bugünlük bu kadar yer verebileceğiz konun kapsamlı olmasından dolayı, 1921 Anayasasından ve 1.TBMM’den çıkaracağımız sonuç; 1921 Anayasasında egemenlik ulusta ve bunu TBMM ulus adına kullanıyor. Milli mücadeleden çıkmamıza rağmen hem anayasa yapmamız hem de meclisin çalışmalarına devam etmesi demokratik bir gelişimdir. Fakat iktidar’ın egemen bir güç olduğu ve muhalefetin de pek söz hakkı yoktur. Demokrasi açısından büyük bir gelişme olduğu söylememiz çok güçtür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder