Cumhuriyet kurulup Osmanlı yıkıldığında altı yüz senelik imparatorluktan geriye yalnızca Anadolu toprakları yeni Türkiye Cumhuriyetine miras kalmıştı.Bunun yanında çöküş döneminde alınan dış borçlarda bu genç cumhuriyetin sırtındaydı.Yeni yönetimin dış politikası tamamen bağımsızlık üzerine kuruluydu.Bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla sağlanabilirdi.Bunun için Osmanlı imparatorluğundan kalan borçların Lozan antlaşmasında taksitler halinde ödenceği karara bağlanmıştı.Bağımsızlık için üretim şarttı ve ekonomik olarak dışa bağımlı olan ülkeler asla bağımsız olamazdı.
Bu amaçla yapılan tarımsal üretimde modernleşme ve sanayi hamlesi bağımsız olabilmek içindir .Bu dönemde kendi kendine yetebilen bir ülke olan Türkiye artık yavaş yavaş dünyada söz hakkına sahip oluyordu.Elbette ki bağımsız olabilmek için ekonomiden daha önemli birşey varsa o da bağımsızlık düşüncesine olan inançtır.Lozan antlaşması sırasında İsmet İnönü'nün duruşu bağımsızlık düşüncesine olan inancı bizlere gösteriyor.
Gelişen Türkiye'nin yeni dış politikası Atatürk dönemi ve Milli Şef dönemlerinde "Yurtta sulh cihanda sulh" olmuştur.İkinci dünya savaşında olabildiğinde tarafsız kalınması da bu politikanın bir sonucudur.İkinci dünya savaşının sonunda Almanya'ya savaş açmış olsakta bu bir stratejinin gereğidir.Bu strateji sayesinde Türkiye BM'nin kurucu üyelerinden olmuştur.
Çok partili döneme geçildiğinde ise benim düşünceme göre bir kırılma gerçekleşmiştir.DP döneminde ekonomi de ithalat artmaya başlamış,dışa bağımlı bir politikaya doğru gidişin sinyalleri verilmiştir.Bu dönemde Türkiye NATO'nun sınır karakolu olmuş,bağımsızlık savaşı vermekte olan Cezayir'e karşı BM görüşmelerinde Fransa'nın tarafı tutulmuştur.
27 Mayıs sonrası dönemde ise DP geleneğinin devamı olan AP döneminde de durum farklı olmamıştır.1973'e gelindiğinde Bülent Ecevit liderliğinde ki CHP ilk kez çok partili dönemde birinci parti çıkmış,1974 yılında MSP ile koalisyon yaparak iktidara gelmiştir.Bu dönemde Türkiye adeta bağımsızlık hamlesi başlatmıştır.Haşhaş üretiminin sınırlandırılmasın isteyen ABD'ye rest çekilmiş,EOKA terörüne karşı Kıbrıslı kardeşlerimizi korumak amacıyla Türkiye garantör devlet yetkisini kullanarak 1974 Kıbrıs Barış Harekatını düzenlemiştir.Bu harekatın ağır bir bedeli olacaktır.Türkiye Batılı devletlerin ambargosuna mağruz kalacak,bitmek bilmeyen gaz,şeker kuyrukları bugün bile konuşulacaktır.
1980 sonrası ise yine Batı'ya bağımlı bir dış politika izlenmiştir.Turgur Özal liderliğin de ki Türkiye Irak bataklığına sokulmak isteniyor,Turgut Özal ise bir koyup üç alacağız diyordu.Türkiye bu savaşa fiilen katılmadıysa da İncirlik üssü ABD uçaklarının kullanımına açılmış,BM kararlarına harfiyen uyulmuş,Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı kapatılmıştır.
90'lı yıllar ve 2002 sonrası olarak devam edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder