
Evet, tam da başlıkta ki gibi kimler geldi geçti. Son dönemde futbolumuzun şike adı altında ezildiği günlerde gelip geçenlerden biride ‘Daniel Guiza’ oldu. Büyük beklentilerle gelen İspanyol yıldız sessiz sedasız ülkemizden ayrıldı.
1996 yılından sonra ivme kazanan Türk fut
bolu zamanla dünyanın altıncı büyük ligi olmayı başardı. Tabi ki bu büyüklük bir endüstri haline gelen futbolda dönen paraya göreydi. 2002 dünya kupası ile kendini iyi bir şekilde tanıtmaya başlayan ülkemiz özellikle yaşlanmış futbolcuların uğrak noktası haline geldi. Bu gelen yıldızlar arasında gençler tabi ki vardı ve bunların başını Ribery ve Anelka çekiyordu.
Atatürk havalimanında çiçeklerle karşılanıp, boynuna atkılar takılıp, adına besteler yazılan yıldızların çoğunu küfürlerle kötü anarak gönderdik bu ülkeden. En acı olanı da o sporcular için büyük paralar harcanması ve altyapıların bir kenara atılmasıydı. O dönemlerde yıldızlara verilen paralar altyapılara ve Türk sporculara harcansaydı 2006 ve 2010 dünya kupalarına katılırdık en azından. Ama bugün düne göre az da olsa iyiyiz. Arda’lar, Emre’ler ve birçoklarını futbolumuza kazandırabiliyoruz. Bu konuda örnek alınması gerekenler İspanya milli takımı ve Barcelona olsa gerek. Bir Real Madrid taraftarı olmama rağmen ‘La Masia ’ adı verilen Katalan ekibinin altyapısını önemsiyorum. Futbolun yanında kişilik eğitimi de verilen bu altyapı milli takımlarının bel kemiğini oluşturuyor.
Demem o ki George veya Frank’lara çantalar dolusu paralar verip ziyan edeceğimize Ahmet, Mehmet, Volkan’lara değer verip onları kazanalım. Böylelikle milli takımımıza da kazandırmış oluruz. Ne varsa bu ülke evlatlarında var!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder