Ağustos 2006 'da gazeteci ve haber spikeri Ali Kırca'nın 'seks kasedinin' çıkmasıyla Türkiye o güne kadar uzak olduğu bir olay ile karşılaşacaktı ; ' Özel hayatın izlenmesi ve medya vasıtası ile izlettirilmesi..' O günlerde bu olayın üzerine çok fazla gidilmemiş olduğu için ileride ne gibi sıkıntılar çıkabileceği kestirilememiştir.. Ali Kırca zedelenen itibarı ile yola devam etsede herkes o kadar şanslı olamayacaktı.
Bugün gelinen noktada Ana Muhalefet liderinin,Muhalefet partisi temsilcilerinin,üst düzey Yargı mensuplarının,Silahlı Kuvvetler mensuplarının peşi sıra görüntü ve ses kayıtları yayınlanıyor.. Peki ama bunları kim yapıyor, neden engellenemiyor? Bu sorunun yanıtını bulmak için kasetlerin yayınlanma süreçlerini inceleyelim..
Şubat 2009 : Yerel Seçimlere kısa bir süre kala, ilerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı içinde adı geçen Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok'un kasedi çıktı.. İstafa edip siyasetten çekildi..Kasedi yayınlayan bulunamadı..
Şubat 2010 : Genelkurmay Başkanı ORG.İlker Başbuğ'un ses kayıtları çıktı.. Kozmik Oda incelemeleri ile ilgili sert ifadeler kullanan Paşa'nın ses kaydının bir akademisyen tarafından kaydedilip, internete sızdırıldığı idda edildi.. Ülkede Genelkurmay Başkanı bile dinlenebiliyor duygusu oluşturuldu.. Kasedi yayınlayanın bulunması bir anlam ifade etmiyordu,amaç açıkca görüldüğü üzere Ordu'ya güveni yıkmak için psikolojik harp uygulanmasından başka birşey değildi..
Mayıs 2010 : CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, bir Milletvekili ile otel odası görüntüleri
yayınlandı..Onca kurultay ve baskı ile gönderilemeyen Baykal ve onun Ulusalcı ekibi bir kaset ile tasfiye edildi.. Meclis'de Anayasa değişikliği görüşmelerinin sürdüğü bir sırada bu kasetlerin yayınlanmış olması aklı selim herkesi huylandırdı..Kasedi yayınlayanlar hala bulunamadı..
Eylül 2010 : 12 Eylül Referandumundan kısa bir süre önce üst düzey Yargı Mensuplarına ait ses kayıtları yayınlandı.. Referandumda yargı çapında değişikliklerde oylancağından bu kayıt büyük yankı uyandırıp 'evet' oylarının artmasında etkili oldu.. Kasedi yayınlayan bulunamadı..
Mayıs 2011: Seçimlere az bir süre kala MHP A takımı üyelerinin hemen hemen hepsinin kasedi bikaç gün arayla yayınlandı..Uzmanlar bu kasetlerin profesyonel işi olduğunu söylediler.Cumhurbaşkanı,Devlet Denetleme Kurulunu görevlendirecek mi soruları sorulurken Çankaya Köşkü o günlerde konu ile ilgili hiçbir açıklama yapmadı..Başbakanımız ise yaptığı seçim mitinglerinde kasetler için ' ‘İnsanın özeline karışıyorlar’ diyorlar. Yahu kendi eşiyle mi bir şey oluyor da özeli oluyor? Kendi eşiyle değil, buna nasıl kendi özeli dersiniz? Bu özel değil, özel değil… Bu genel… Bu genel bir ahlaksızlıktır, başka bir şey değil.” ' dedi..
Ağustos 2011 : Emekli Genelkurmay Başkanı Işık Koşanerin ses kayıtları yazı dizisi misali hergün bir parça yayınlanıyor,halk dizisini izlemeyi bekler gibi yarın ki kasedi bekliyor.. Kasedi yayınlayan ile ilgili bir açıklama yok..
Yılmaz Özdil'in de yıllar önce konu aldığı '5 Fingers' filmini izleyenleriniz iyi bilirler.. Film'de 2.Dünya Savaşı sırasında Ankara'da yaşanan istihbarat savaşları konu edilmiştir.. Ankara'nın dünya için önemi vurgulanmıştır. Hollywood filmlerine konu olmuş Dünya'nın en önemli ve kilit başkentlerinden Ankara'da; Genelkurmay Başkanı birilerince dinlenebiliyor,bu dinlemeler sızdırılabiliyorsa ; yegane amaçları Türkiye'den bilgi,belge,istihbarat sızdırmak olan Yabancı İstihbarat birimleri kim bilir neler sızdırıyordur sorusu insanın içini ürpertiyor.. Kasetlerin ortak özelliğinin ya önemli bir seçim öncesi çıkarılması yada yıpratma faaliyetleri olduğu gözüküyor.Önümüzdeki günlerde önemli bir seçim olmadığına göre yıpratma faaliyetlerinin hızlandırıldığı söylenebilir..Peki bir devlet kendi Ordusunun yıpratılmasını neden engellemez..? Sorulması gereken soru budur.. Terörle mücadelede Özel Harekat Polislerini görevlendirebiliriz ama yarın gerçek bir devlet ile büyük bir savaş çıkarsa napacağız? Cepheye Özel Harekat Polislerinimi sevk edeceğiz..?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder