25 Ağustos 2011 Perşembe

Anadolu İhtilali Yazı Dizisi-5

Yunanistan,İnönü Savaşlarından sonra kaybolan imajını kurtarmak ve Sevr Antlaşmasını Ankara'ya daha da güçlenmeden uygulatmak için yeniden planlamaya koyulmuştu..Yunan Genelkurmayının izlediği yeni strateji gereği ülke seferberlik ilan etmiş,varını yoğunu Ordu'ya yatırmıştı.. Yunanistan tarihinin en güçlü Ordusu kuruluyor,cephe gerisi içinde servet harcanıyordu..Yüzlerce kamyon ve yeni uçak Yunan Ordusuna ilave edilmişti..Yunan Kralı Konstantine 'de Ordu'nun başına geçmek üzere Atina'dan İzmir'e hareket etmişti.. Batı dünyası Kemalistlere karşı kesin ve son zaferi bekliyordu..


Yunanistan'da işler bu durumdayken Türkiye ise seferberlik ilan edemiyordu,halk zaten açlık sınırında bir hayat sürüyordu.Ordu'da ameliyatlar yapılırken ameliyat malzemeleri bulunmadığından sayısız mehmetçik; yokluğa,sefalete şehit düşüyordu..Uçaklar yedek parça eksikliğinden el yordamıyla tamir ediliyor,Havacılarımız gözlerini kırpmadan o uçaklarla havalanıyorlardı.


Yunan saldırısı 10 Temmuz 1921 tarihinde yaz sıcağında başlamıştı..Kemalistler toprağı,iklimi tanıyor ona göre hareket ediyordu..Yunanlılar ise bilmedikleri bir coğrafyada tarihlerinin en büyük ve güçlü Ordusunu yaz sıcağında harekete geçirerek Su sıkıntısı yaşamaya başlamışlardı.. Buna rağmen Yunanlılar gücünün sonuna kadar kahramanca çarpışıyorlardı..Bu sebeple M.Kemal, İsmet Paşa'ya Ordu'yu çok yıpratmadan Sakarya nehrinin doğusuna çekme talimatını vermişti. İsmet Paşa Orduyu geri çekmenin tek kurtuluş yolu olduğunu biliyordu ama Meclisteki muhalif gruplar bu geri çekilmeyi M.Kemal'e karşı koz olarak kullanabilirler kaygısı yaşıyordu..Bunun üzerine M.Kemal'in talimatı kesin oldu; 'İsmet sen Ordu'nun zarar görmemesi için gereken neyse onu yap, ben Meclisteki tüm saldırılara göğüs gererim,asıl olan Vatanın selametidir! ' Bu talimat ile rahatlayan İsmet Paşa'nın M.Kemal'e olan inancı bir kez daha artmıştı,en zor günlerde hızır gibi yetişiyordu M.Kemal.. Böylece savaşın Kütahya bölümü Yunan başarısı ile sonuçlanmıştı..Ancak Türk Ordusuda en sıkışık dönemde M.Kemal'in bu öngörüsü sayesinde  1 aylık vakit kazanmıştı.. O günlerde kimse bu 1 ay'ın bir milletin kaderini kurtardığını bilmiyordu..
Yunan kurmayları 'Türkler yok edilmiştir , onları Ankara'ya kadar süpüreceğiz' açıklamaları yaparken,askerleride Türk köylerini yağmalıyor,milletin namusuna musallat oluyorlardı..Bu zulümler; milletin düşmanla iş birliği yapan,namuslarını savunmayan Padişah Vahdettin'den tamamen kopmasına sebep olmuştur..Halife ve Padişah Vahdettin mühürlü 'M.Kemal ve arkadaşları din düşmanıdır'yazan kağıtlar Yunan uçakları ile Anadlu köylerine atılıyordu..Cahil halk kandırılmaya çalışılıyordu. O günleri Yakup Kadri Karaosmanoğlu ' İnsan Türk olurda nasıl Kemalist olmaz? ' sözüyle özetleyecektir..


Türk Cephesinde ise durum olumsuzdu. Ordu'nun morali bozuk,kaçak sayısı oldukça yüksekti..Meclis'de muhalif gruplar sırf M.Kemal'e muhalefet etmek için Yunanlıların kesin ve büyük bir zafer kazandığını idda edip,halkı galeyana getiriyorlardı..22 Temmuz 1921'de Fevzi Paşa 'İlerleyen Yunan Ordusu mezarına yaklaşıyor' derken, Meclis ise yenilgiye sorumlu arıyordu.. İsmet Paşa'nın değimiyle ilk Meclisteki bazı vekiller 'Vatan pahasına politika ' yapıyordu..Ordu'yu ziyarete giden Vekiller Meclis'te M.Kemal'in 'Başkomutan' ünvanı ile Ordu'nun başına geçmesini teklif ettiler.Kimileri samimi bir duygu ile bunu desteklerken kimileride M.Kemal'i Ankara'dan göndermenin derdindeydiler..Bunlar İsmet Paşa'nın tarif ettiği'Vatan Pahasına Politika'yapanlardı.. M.Kemal ise tüm görüşleri dinledikten sonra kürsüye çıkıp 'Ancak istediği şartlar ve yetkiler verilirse bu görevi kabul edeceğini' bildiriyordu.. Muhalefet M.Kemal'i köşeye sıkıştırmak isterken Paşa, kıvrak zekası ile bu dönemeçtende güç kazanarak çıkıyordu.. 'Fevkalede bir dönemdeyiz ve fevkalade dönemlerin tedbirleride fevkalade olur' diyerek Meclis'in birçok yetkisine talip olmuştu.. O artık fevkalade yetkileri olan Başkomutan M.Kemal Paşaydı. Çok sevdiği askerlik görevine bu şekilde geri dönerken Türk Milletine'de şu tarihi sözü verecekti ; 'Düşmanı,Milletin harim-i ismetinde( temiz kucağında ) boğacağım..! ' Bu o günlerde millete verilebilecek en önemli sözdü ve bu sözü tutamayan silinip giderdi.. 
 ( Değerli okurlarım sizlere olayları daha net anlatabilmek ve az bilinen ayrıntılara yer verebilmek için yazı sayısını 6'dan 9'a çıkarmaya karar verdim..Bu Destanı yaratmaya üşenmeyen Atalarımızın Torunlarıda bunu kaleme almaya üşenmemeli.. Anadolu İhtilali Yazı Dizisi, amacına ulaşana kadar sürecektir.. Yarın; Sakarya Meydan Muharrebesi,Büyük Taaruz.. 27.08.2011- Mudanya ve Lozan Görüşmeleri.. 28.08.2011- Cumhuriyetin ilanı ve Devrimler.. 29.08.2011 Devrimler-2 ve son yazı.. )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder